Sûreler İtibariyle Kur'an Ayetlerinin Tevafuku
Sûreler itibariyledir. Onun dahi çok nükteleri var. Bir intizam, bir kasd ve bir irâdeyi gösterir bir tarzda tevâfukâtı vardır.
Sûre-i Bakara'da, âyâtın adediyle Lafz-ı Celâlin adedi birdir. Fark dörttür ki:
Allah lafzı yerinde dört Hüve lafzı var. Mesela: لاَاِله اِلاَّهُوَ deki هُوَ gibi onunla muvafakat tamam olur. Al-i İmran'da, yine âyâtiyle lafz-ı Celâl tevâfuktadır, müsavidirler. Yalnız lafz-ı Celâl 209 dur; âyet 200 dür, fark dokuzdur. Böyle mezâyât-ı kelamiyede ve belâgat nüktelerinde küçük farklar zarar vermez. Takribi tevâfukât kafidir. sûre-i Nisa, Maide, Enâm üçünün mecmu' âyetleri, mecmuundaki lafz-ı Celâlin adedine tevâfuktadır. âyetlerin adedi 464, lafz-ı Celâlin adedi 461, Bismillâh'daki Lafzullâh ile beraber tam tevâfuktadır.
Hem mesela: Baştaki beş sûrenin lafz-ı Celâl adedi; sûre-i A'raf, Enfal, Tevbe, Yunus, Hud'daki Lafz-ı Celâl adedinin iki mislidir. Demek bu ahirdeki beş, evvelki beşin nısfıdır. Sonra gelen sûre-i Yusuf, Ra'd, İbrahim, Hicr, Nahl sûrelerindeki lafz-ı Celâl adedi, o nısfın nısfıdır. Sonra sûre-i İsra, Kehf, Meryem, Taha, Enbiya, Hac. o nısfın nısfının nısfıdır.
Ve her sonra gelen sûrelerin beşer adetlerinde Lâfz-ı Celâl'in adedi, bir evvelki beşlerin yarısına indiğini acib bir sırr-ı tevafuk tarzında kaydetmiştir. (Rumuzat-ı Semaniye)