Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Kızılderili İnançları

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Enes Okay




Mesaj Sayısı : 878
Kayıt tarihi : 12/05/10

Kızılderili İnançları Empty
MesajKonu: Kızılderili İnançları   Kızılderili İnançları Icon_minitimeCuma Tem. 23, 2010 9:51 am

Kızılderili İnançları
"Beni çemberinin içine aldı / Gün geçtikçe daraldı / Vaat edilen günler nerede kaldı? / Kuşatıyor beynimi duyduğum tüm sesler / Korkutuyor beni soyut karakterler / Beni çemberinin içine aldı / Beni çemberin içine al! / Kuşların pençesi kanadı / Çöllerin ıssızlığı / Ormanın ruhu olmalıyım... / İnsanların doğrusu yalanı / Zamanın bugünü yarını / Her şeyin farkına varmalıyım / Her şeyin farkına var!" [1]

Kuzey Amerika yerlileri veya diğer bir deyişle Kızılderililer farklı dil, gelenek ve ritüellere sahip pek çok kabileden oluştuğundan Kızılderili inançlarını tek başlık altında ele almak zordur. Bununla birlikte Kızılderili inançlarında bazı ortak unsurlara rastlamak mümkündür:

1.Doğayı ve doğadaki varlıkları kutsal semboller olarak görmek;
2.Belirli bir kutsal kitap yerine mitolojik hikâyelerin kabilenin kutsal kişileri tarafından aktarılması;
3.Şaman veya şifacı (medicine man) denilen ve ruhlar dünyası ile ilişki kuran seçilmiş kişilerin varlığı. Kuzey Amerika yerlileri veya diğer bir deyişle
Kızılderililer farklı dil, gelenek ve ritüellere sahip pek çok kabileden oluştuğundan Kızılderili inançlarını tek başlık altında ele almak zordur. Bununla birlikte Kızılderili inançlarında bazı ortak unsurlara rastlamak mümkündür:

1.Doğayı ve doğadaki varlıkları kutsal semboller olarak görmek;
2.Belirli bir kutsal kitap yerine mitolojik hikâyelerin kabilenin kutsal kişileri tarafından aktarılması;
3.Şaman veya şifacı (medicine man) denilen ve ruhlar dünyası ile ilişki kuran seçilmiş kişilerin varlığı.[2]
Kızılderililer ve Felsefe
“ Beyaz adamın ölüleri yıldızlar arasında yürümeye gittiklerinde, doğdukları ülkeyi unuturlar. Bizim ölülerimiz bu güzel dünyayı asla unutmazlar. Çünkü o Kızılderili’nin ANASIDIR. Biz bu dünyanın bir parçasıyız. Ve o da bizim parçamız. Güzel kokan çiçekler bizim kız kardeşlerimizdir; geyik, at, büyük kartal, bunlarsa bizim erkek kardeşlerimiz. Kayalık tepeler, çayırlardaki ıslaklık, tayın vücut ısısı ve adam, hepsi aynı aileye ait.

Dünya beyaz adamın kardeşi değil, ama düşmanıdır ve onu fethetti mi ilerlemeye devam eder. Babalarının mezarlarını geride bırakır ve aldırmazlar. Annesi dünyayı ve kardeşi göğe, satın alınan, yağma edilen, koyunlar ya da parlak boncuklar gibi değişilen birer malmış gibi davranır. İştahı dünyayı yiyip bitirecek ve geride sadece bir çöl bırakacaktır.

Beyaz adamın şehirlerinde sakin yer yoktur. Baharda yaprakların açılışını ya da böceklerin kanat vuruşlarını duyacak yer yoktur. Ama belki de benim vahşi olmamdan ve anlamadığımdandır. İnsan eğer bir kuşun yalnız ağlayışını ve su birikintisi etrafında tartışan kurbağaların seslerini duymazsa hayatın anlamı nedir?

Ben vahşiyim ve başka bir yoldan anlamam, çayırlarda çürüyen binlerce buffalo gördüm. Beyaz adamın geçen trenden vurup, bıraktığı. Ben vahşiyim ve dumanlı demir atın, bizim sadece canlı kalmak için öldürdüğümüz buffalodan nasıl daha önemli olabildiğini anlamıyorum.

Dünya annenizdir, dünyaya ne olursa, dünyanın oğullarına da aynısı olur. Eğer insanlar yere tükürürse kendi üzerlerine tükürürler.

Bunu biliyoruz biz, dünya insana ait değildir, insan dünyanındır. Bunu biliyoruz. Bütün her şey bir aileyi bağlayan kan gibi birbirine bağlı. “

“ Nerede kesilip indirilmemiş orman varsa, nerede hayvanlar kuytu köşelerinde dinleniyorsa, nerede dünya dört ayaklılardan yoksun değilse, SOLUK BENİZLİLER oraya ehlileştirilmemiş, yabani arazi diyorlar. Halbuki bize göre yabani, vahşi yer yoktur. Doğa tehlikeli değildir, misafirperverdir; korkutucu değil, arkadaşçadır. Bizim felsefemiz korkudan ve ön yargıdan uzak, sağlıklı bir düşünce sistemidir. Bu noktada "Beyaz adam" ve Kızılderili inançları arasında önemli bir fark buluyorum.

Kızılderili inancı, etrafını çevreleyen her şeyle insanın ahengini gözetir; beyazlar ise çevreye tahakkümü esas almıştır.

Kızılderililer aradıkları her şeyi, paylaşma ve sevgide buldu; ama beyazlar aradıklarını korkarak savaşmada buldular. Bizim için dünya güzellik doluydu. Diğeri için öteki dünyaya gidene kadar, tahammül edilmesi gereken, günah ve çirkinlik dolu bir yerdi.” [3]



Manitu
Manitu kimi Amerika Kızılderilileri tarafından kullanılan bir terim olup, Algonquin Kızılderilileri’ne göre, gözle görülmez, gizemli bir güçtür. İnsan kendisine sağladığı bireysel enerjiyi Manitu'dan edinir. Kabile Şamanları insanlara yardım amacıyla bu güçle irtibat kurabilirler. Bu güç Siu Kızılderilileri’nde "Wakan", İroquois Kızılderilileri’nde ise "Orenda" adını almıştır. Kızılderililerdeki bu kavramın çeşitli kültürlere ait birçok tradisyonda prana, mana, qi ya da ch’i vb. gibi çeşitli adlarda belirtilen evrensel yaşam gücü kavramıyla hemen hemen eş olduğu görülmektedir. Fakat Kızılderili tradisyonlarında, Manitu teriminin başına “Yüce” sözcüğü getirildiğinde terim çok farklı bir anlam kazanır: “Yüce Manitu” tüm yaratılışı canlandıran, ahengi sağlayan, her şeyin en güçlüsü olan “Ulu Ruh” anlamına gelir.[4]



Barış Çubuğu
Barış çubuğu Kuzey Amerika yerlileri arasında ritüel amaçlı kullanılan tütün çubuğu. Calumet veya şaman piposu şeklinde de adlandırılır.

Barış çubuğu yapımında genellikle kızıl pipo taşı veya Güney Dakota'daki Big Stone Lake'in batısındaki Coteau des Prairies'den çıkarılan kızıl kil (catlinite) kullanılır.[5]



Buhar Kulübesi Ritüeli
Arınma ritüellerinde kullanılan buhar kulübesi

Buhar kulübesi Kuzey Amerika yerlileri tarafından kullanılan törensel buhar banyosunun gerçekleştirildiği küçük yapıdır. Çeşitli stillerde buhar kulübeleri vardır. Kubbeli olanları kadar, Kızılderili çadırları (tipi ) gibi olanları hatta yerde açılmış basit bir çukur şeklinde olanları da bulunur. Kulübe dışında yakılan ateşte kızdırılan taşlar kulübenin ortasındaki bir deliğe yerleştirilerek kulübede yüksek sıcaklık sağlanır.

Kızılderili ritüel ve gelenekleri bölgeden bölgeye, kabileden kabileye değişmekle birlikte ritüellerde genellikle dualar, davul çalma ve ruhlar dünyasına armağanlar sunma gibi unsurları içerir. Dua, şükür vb. amaçlarla kullanılan buhar kulübesi bir arınma ayinidir, ayin öncesinde ve sırasında kimi kabilelerde oruçla ve/veya sessizlikle ayin icra edilir.[6]



Güneş Dansı
Güneş Dansı, bazı Kuzey Amerika yerli halkları tarafından icra edilen dini bir seremonidir.

Farklı yerli ulusları Güneş Dansını farklı şekillerde icra etmelerine rağmen törenlerdeki, dans etme, şarkı söyleme, davul çalma, vizyon tecrübesi, oruç ve bazı durumlarda vücuda çeşitli maddeler batırma (piercing) ve et sunuları gibi çoğu ortak unsuru içermektedir.[7]

Potlaç
Potlaç, bir tür Kızılderili'lerin değiş tokuş şeklinde gerçekleşen bayramlarına Şinok dilinde verilen isim.

Potlaç bölgenin ticaret ve ulaşımda kullanılan Şinok diliyle bütün batı kıyısına yayılmıştır, hem beslemek hem de tüketmek anlamındadır.

O zamanlar Kabilenin yıl boyunca çektiği sıkıntıların atlatıldığı, herkesin mutlu olduğu baharda yapılan ve bir ay süren Potlaç, bol müzikli ve danslı geçerdi. Herkesin elinde kalan giysi, yiyecek ve içecekler bir araya toplanır, kabile yaşlılarının denetiminde herkese eşit biçimde dağıtılırdı. Yediklerini yer, yiyemediklerini yakarlar, postları da paylaşırlardı. Burada amaç, farklılıkların sürekli olmamasını sağlamaktı. Eşitsizliği önlemek için tekrar eşitlik noktasına dönmekti.

Bu armağan şenlikleri düğün ve cenaze törenlerinde, yeni bir kutsal direğin dikilmesi veya olağanüstü zenginlikte bir balık avının gerçekleşmesinin de kutlanmasında yapılıyordu. Tlingit, Hayda, Çimşiyan, Kakiutl ve Bilhula oymakları araştırmacılara zengin malzeme sağlamışlardır.[8]



Pow Wow
Pow Wow, Algonquin kabilesinde rüya gören ya da şaman anlamına gelen bir terimdir. Pow Wow Amerikan ordularıyla savaşmadan önce Kızılderililerin şaman ritüeli olarak toplanmalarını sembolize eder. Amerikan Orduları Sioux Kızılderilini 1890'da Wounded Knee çayının kenarına getirdiler. Ertesi gün, soğuktan donmak üzere olan Big Foot, diğer Kızılderililerle birlikte bu dansı yaptı. Hayalet Dansı ve diğer Kızılderili danslarında olduğu gibi bu dansta da önemli olan; yaşam döngüsü diye tabir ettikleri çemberi dans ederek tamamlamaktır.[9]



English
American Indian Religious Beliefs
Traditional American Indian religious beliefs were much different from Christianity. Our ancesters did not believe in the Fall of Man as told in the story of Adam and Eve. There was no original sin to be atoned for, instead our ancestors strove to be one with nature. The foundations of their religion was inseparable from daily life. They were "Animists," who saw creation as a vast interconnected network of animals, inanimate objects, plants, and people. This network, "the Great Mysterious," was inhabited by powerful "nature persons" that had much greater abilities and powers than mere humans. Our ancestors appealed to these "nature persons" for strength to live each day. They believed in the power of prayer because words have a special potency or force. Every article of clothing, every tool, or weapon they made also had that special potency or force in it because of the breathe, the sweat, and the work that went into making them.

Our ancestors even viewed time differently than did Europeans. To our ancestors time was cyclical and reciprical. The act of telling a story, recreated that time, again and again. To our ancestors, place, the environment, was very important. They appealed to the "nature persons" who were part of their homeland for strength and protection. Each member of the Nation had a protective guardian spirit in the form of a "nature person," or animal. The protective guardian was not the physical animal but the spirit of his kind. Each of our ancestors carefully avoided killing the physical animals of his guardian spirit. Indeed, anytime killing was necessary, it was a time of prayer, a time to thank "the Great Mysterious" and the animal for its sacrifice. Our ancestors were very careful to respect the dead animal and to use everypart of it so that its sacrifice was not wasted.

The "Busk" is the most important ceremony of Pee Dee, occuring in the summer when the first corn is ready to harvest. During the Busk, houses are cleaned and the temple and grounds are repaired. All fires are extinguished and all debts and grievances resolved. From outlying villages people gather at the ceremonial center for rituals of purification: ceremonial bathing, fasting, and taking cathartic medicines, such as the "Black Drink." After a day of fasting and prayer, its becomes a harvest celebration with much food and fun. This was one of the few time, our ancestors used tobacco. Tobacco was reserved for religious use and was not something to be used often.

To access the power of the Great Mysterious, our ancestors regularly fasted to receive visions. Through fetishes or charms they carried reminder of what was revealed to them through their visions. In song and dance they celebrated their visions and honored their guardian "nature person." Through stories important morals are taught for the intrinsic good. Native American traditions recognize the intrinsic "will" of all beings. You let children learn from experience. You teach why morals are important rather than depending on faith. An important part of this teaching, involves the "Trickster."

The Trickster causes things to happen. He is an ironic figure - poignantly contrary to what is expected or intended: he is mad, an ironic fate for such a clear thinker. His is the victim of the unexpected outcome, the opposite of what is expected. Trickster teaches customs, morals, mores, and norms by bad example. He is a catalyst for events, portrayed as a Coyote, a Fox, or even an Old Man.

In one tale, Coyote was crossing a river across a shallow ford, when he sees some beautiful young nymphs playing in the water and starts dancing with them. He loses his balance and is washed downstream and drowns. His body washes up on a sandbar and starts stinking in the sun. Fox, who is Coyote's helper, smells him and comes to perform a ritual to revive him by jumping over his body three times and chanting. Coyote is revived and immediately remarks on the beauty of the nymphs and wants to go back to dance with them. Fox promptly scolds Coyote for his foolishness.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kızılderili İnançları
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Batı'nın Kızılderili Katliamları

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Bilgi Köşesi :: Gizemli Medeniyetler-
Buraya geçin: