Eylül
Memleket havalarindan bir haber ver,
Eylül yagmuru nasil düser topraga?
Kemah’in kapali dar yollarinda
Hangi kus hatira çizdi dal uçlarina?
Yanip sönen mavi isiklarla kaybolan Yusuf
Geri döndü mü yurduna?
Ya Viransehirli Yakup, Çaykarali Musa?
Onlarda döndü mü yurduna? ...
Hani sen;
Aski bir üveyikten satin almistin Sadri.
Ne oldu ona?
Biçak kesmez oldu agzini...
Susar oldun, yazmaz oldun daha...
Oysa yüregimizi koymustuk ortaya.
Hani, tasirdi be usta!
Bak yine bir Eylül havasi var Sadri,
Ikibin’e dogru 97 Mart’inda.
O gün dogan Ismail bugün delikanli çaginda
Ilkbaharda sonbahar, bu nedir usta?
Maltepe cigarasinin adi mi var bugün?
Üç bardak çayin hatirimi kaldi?
Tornacinin yaninda çirakti dayin,
O günlerden yüzünde eser mi kaldi?
Gel yine bir gurbet türküsü uçuralim.
Munzur’dan Istanbul’a
Firat’in suyundan bulgur asina
Serin göze basindan Eylül ayina.
Üç gurbet türküsü tutturalim
Dostluk adina...
Bilirsin sende de bende de
Eylül’ün aci bir tadi vardi.
Siire Eylül dediysek
Elbet;
Bir maksadi vardi.
Elbet
Bedirhan Gökçe