Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Hun Hükümdarı Attila (Atilla, Attila)

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
soner




Mesaj Sayısı : 3323
Kayıt tarihi : 31/05/10

Hun Hükümdarı Attila (Atilla, Attila) Empty
MesajKonu: Hun Hükümdarı Attila (Atilla, Attila)   Hun Hükümdarı Attila (Atilla, Attila) Icon_minitimePerş. Tem. 22, 2010 2:55 pm

Hun Hükümdarı Attila (Atilla, Attila)
Attila'nın Hayatı (Biyografisi)
Attila, 5.yüzyılda Avrupa'da yaşamış olan Hun İmparatorluğu'nun hükümdarıdır. 395 [wikipedia kaynaklarında ise 406] yılında Macaristan'da İtil kıyılarında doğdu. [1] Adının manası, “İtil’de doğan” demektir.[2] Babası, Avrupa Hun Devleti'nin kurucusu olan Muncuk Han'dır.[1] Amcası Rua, onu babası öldükten sonra bozkırda tek başına yaşamaya çalışırken buldu ve yanına aldı. Vizigotlar'a karşı Roma İmparatorluğu'yla ittifak yapan Attila, bir süreliğine Roma'ya Flavius Aetius'un davetlisi olarak gitti. Her şey iyiye giderken, Rua'nın ölüm haberini aldı. Geri dönerek kardeşi Bleda ile birlikte [doğuda Hazar Denizi kıyılarından batıda Alpler ve Baltık Denizi'ne kadar uzanan] Hun İmparatorluğu'nun ortak hükümdarı oldu.[3]

Attila, Kurnaz bir savaşçıydı. Acımasız ve çok gururluydu. Birtakım göçebe kavimleri, Türkler'i, Moğollar'ı, Rusya ve Avrupa'nın diğer kavimlerini çevresinde toplayarak büyük bir savaş devleti kurdu. O, dünyanın tek hâkimi olmak istiyordu.[1] Tıpkı Büyük İskender gibi bütün dünyaya hâkim olmak ihtirası ile dopdolu bulunan Attila, bu büyük emelini tamamen gerçekleştiremedi. Ancak tarihin tanıdığı en ünlü cihangirlerden biri oldu.[4]

445'te, İlk iş olarak imparatorluğun batı bölümünü idâre eden ağabeyi Bleda'yı öldürttü.[1] Bu durum, Attila'nın tek başına Hun hükümdarı olmasını sağlamıştır. Daha sonra aşık olduğu Nakara [Kimi kaynaklarda Arıkan] ismindeki esir bir kızla evlenen Attila'nın bir oğlu oldu, doğum sırasında eşi Nakara hayatını kaybetti.[3]

Attila, Gençliğini barış için rehin olarak Roma'da geçirmiş, bu yüzden Roma kültürünün yanı sıra zaaflarını ve karakterlerini incelemişti. Latince'yi de ana dili gibi öğrenmişti. Hükümdar olduktan sonra Romalılar hakkındaki bütün bu bilgilerini en iyi şekilde değerlendirmeyi başardı. [4]



Avrupa kıtasının üçte ikisinden fazlasına hakim oldu ve devletin sınırlarını Asya'ya taşırdı. Hükümdarlığı boyunca ordusu ile Batı ve Doğu Roma imparatorluklarını sık sık istila eden Attila, Orta Çağ kaynaklarında acımasızlığı ile anılır.[3] [Attila,] Hükümdarlığı sırasında bütün Avrupa'ya korku ve dehşet saçmıştır.[1] Bu nedenle de Avrupa dillerinde "Tanrı'nın Kırbacı", "Tanrı'nın Gazâbı" (İngilizce: "Scourge of God", İtalyanca: "Flagello di Dio", Fransızca: "Fléau de Dieu") olarak anılır.

Buna karşılık Germen (Alman) efsanelerinde Attila, çok büyük ve iyiliksever bir hükümdardır. Attila'nın sarayında birçok Germen hükümdarı yaşar. Nibelungen Destanı, Hun-Germen mücâdelelerinden meydana gelir. Bu hikâyelerde Attila, Etzel adında büyük otoriteye sahip, barışsever ve yalnız âsilere karşı kılıç kuşanan asil ruhlu bir hükümdardır. Avrupa Hun İmparatorluğu'nun başkenti olan Etzelburg adının buradan geldiği bilinmektedir.Aetus ile yaptığı Katalon Meydan Savaşı'nda, Roma ordusu dağılmış; Batı Got kralı Theodeirch, ölmüştür.Attila ordusunu dinlendirerek kaçan Aetus'u takip etmedi.[3]

[İmparatorluk,] Merkezi Macaristan olmak üzere, Orta ve Güney Avrupa üzerinde çok geniş bir alana yayıldı. [Attila,] Tasarladığı dünya imparatorluğunu kurmak için Bizans'a (Doğu Roma) saldırdı. 451'de, 500.000 kişilik ordusuyla İtalya'ya yürüdü. Paniğe kapılan bütün Avrupa, Attila'ya karşı birleşti. Yapılan savaştan kesin bir netice alınamadı. Ertesi yıl, birçok şehri ele geçirip Roma'ya yöneldi.[1]

Attila önce Doğu Roma'yı hedef aldı. Bizans üzerine yürüdü. Kendisinden aman dileyen İmparatoru yıllık vergiye bağladı. Bir süre sonra vergisini ödemeyen imparatora, bunu pek pahalıya ödetti. Balkanlardan Mora'ya, oradan İstanbul kapılarına kadar olan bölgeyi ele geçirdi. Bizanslılar vergiyi iki misline çıkartarak İstanbul'u kurtardılar. Fakat, bu arada Bizans İmparatoru III. Valentinianus, bir suikastçi göndererek Attila'yı öldürtmeye teşebbüs etti. Bu teşebbüs sonuçsuz kaldı. İmparator bu kez kendi emriyle suikasti hazırlayanın kafasını kestirip Attila'ya göndermekle, kendisini temize çıkarmaya kalkıştı.

Bu arada III. Valentinianus'un hayatı boyunca evlenmemeye mahkum ettiği kız kardeşi, rahibe olarak kapatıldığı manastırdan Attila'ya bir nişan yüzüğü göndererek kendisiyle evlenmeye hazır olduğunu bildirdi. Bütün Avrupa'ya dehşet saçan Attila, Bizans İmparatoru'na daha sert bir mesaj göndererek, nişanlısının kapatılmış bulunduğu manastırdan serbest bırakılmasını ve müstakbel eşine çeyiz olarak Batı Roma İmparatorluğu'nun yarısının verilmesini istedi. III. Valentinianus, Büyük Türk-Hun İmparatoru'nun bu teklifi karşısında kara kara düşüncelere daldı. Bunun verdiği huzursuzluk bütün Bizans'ı kapladı. Doğu Roma İmparatorluğu sınırları içinde bitip tükenmek bilmeyen korkulu günler ve aylar başladı, [4]



Batı Roma İmparatorluğuna sefer yaparken Papa III.Leon'un araya girmesi [ve ordusunun da salgın hastalıklar yüzünden bitkin düşmesi] üzerine (Papa, Attila'nın önünde diz çöküp af dilemiştir.) [3 / 1 / 4] Attila, Roma'yı istilâ etmekten vazgeçti.[1] ve vergiye bağladı.[3]

Sekiz yıl içinde bütün Avrupa'da eşi görülmemiş ölçüde büyük bir istilâda bulunan Attila, korku ve dehşet ifade eden tek isim oluvermişti. Bu yüzden son derece âdil bir hükümdar olmasına rağmen; bütün Avrupa, kendisini barbar gözüyle gördü. Bu yanlış teşhis, onun etrafına saçtığı büyük korku ve dehşetin psikolojik bir sonucu olmuştur. [4]

Attila, 453 yılında İldiko adlı bir kadınla evlendiği gece, bu kadın tarafından gerdek gecesi içtiği içki yüzünden şüpheli bir şekilde öldürüldü.[3 / 1] Elli sekiz yaşında olmasına rağmen son derece dinç ve kuvvetli idi. Zifaf gecesinin sabahında, bütün Avrupa'yı tir tir titreten cihangir, yatağında ölü bulundu. Ağzından, burnundan boşanan kanlarla, bütün yatak kıpkırmızı olmuştu. Ölümünün şiddetli bir burun kanamasından mı, bir hastalıktan mı, yoksa bir suikast sonucu mu meydana geldiği kesinlikle anlaşılamadı. [4] Cenazesi, ölümünün ertesi günü yapılan çok büyük bir törenle kaldırıldı. Cesedi, altın bir tabuta konulmuştu. Bu tabut, önce gümüş, sonra da demir bir mahfazanın içine yerleştirilmiş ve böylece toprağa verilmişti.Attila, ölümünden sonra, kimse tarafından rahatsız edilmeden ebedî uykusunu uyumak isterdi. Bunu, böyle vasiyet etmişti. Bu nedenle mezarını kazıp kendisini toprağa verenler, okla vurulmak sûretiyle hemen oracıkta öldürüldü. Sonra mezarının yanından geçmekte olan bir çayın mecrası değiştirildi. Sular başka tarafa, muhtemel olarak mezarın üzerinden verilen yeni mecrasına akıtıldı. Böylelikle büyük cihangirin son arzusu yerine getirilmiş oldu. [4] Ölümünden hemen sonra, koca imparatorluk, dağıldı.[1]

Attila, yalnız büyük bir istilâcı ve yaman bir komutan değil, mükemmel bir hükümdardı. Tarih; onu, milletine medenî bir düzen veren ve dünyada posta teşkilatını kuran ilk kişi olarak tanır.[4]

Günümüzde; Attila, bazıları için kahraman (özellikle Türk ve Macar kültüründe), bazıları için ise barbarların atası [3], zâlim, acımasız ve çirkin [1] biri (Avrupa kültüründe) olarak alınır. Fakat Attila, barbar değildi; çünkü Avrupa'ya Asya uygarlığının önemli öğelerini ve özelliklerini Hunlar götürmüştür.[3]



Attila'nın Görünüşü, Karakteri ve İsmi
Attila'nın görünümü ile ilgili bilgiler, genelde ikinci el kaynaklardır. Ancak kendisini bizzat gören Priscus isimli tarihçi, Attila'yı şöyle açıklıyor:

"Kısa boylu, geniş göğsü ve başı olan, gözleri küçük, burnu yassı ve ince grimsi sakalları olan, bronz tenli."

Attila, son derece sert ve acımasız bir karaktere sahipti. Batı kaynakları, ona "Tanrının Kırbacı" ismini verdi. Kendisine ihanet edenleri kendi buluşu olan kazığa oturtma yöntemiyle cezalandırırdı. Attila'nın isminin kaynağı, tartışmalara neden olmuştur. Türk kaynaklarına göre Volga Nehri'nin eski ismi olan "Atıl/İtil/Atal" kelimelerine "oralı" anlamı veren "illa" kelimesiyle birleşmesi sonucu Attila ismi oluşmuştur. Diğer bir görüşe göre at/atıl/atılmak anlamına gelir. Diğer bir Türk efsanesine göre ise kendisine Atlı Han'da denirdi.Macar kaynaklarına göre yargı anlamına gelen Ítélet kelimesinden türemiştir. İngilizce'ye Etele, Etla olarak geçmiş, Almanca'da ise Etezel olarak geçmiştir. Macaristan'da yaygın kullanım Attila iken, Türkiye'de Atilla veya Attila şeklindedir.[3]

Attila'nın Mezarı
Attila'nın mezarının nerede olduğu bilinmemektedir. Cenazesine katılanlar, mezarın yerinin bilinmemesi için öldürülmüştür. Ama tarihçiler arasında Tuna Nehri'nin yatağının bir süreliğine değiştirildiğine ve hazineleriyle birlikte Attila'nın nehrin altına gömüldüğüne, daha sonra da nehir yatağının eski haline getirildiğine dair yaygın bir inanış vardır. Nehrin aşırı uzunluğundan ve bir çok ülkeden geçtiği için bürokratik sorunlar çıkacağından kazı çalışması yapılamamaktadır.[3]

Priskos'un anlattığına göre daha sonra Attila'nın mezarının başında strava denilen cenaze yemeği yenmiş ve defin törenine başlanmıştır. Attila'nın cesedi birbiri ardına üçtabuta kondu. Bunlardan birincisi altın, ikincisi gümüş, üçüncüsü ise demirdendi. Bu, güçlü kralın üçüne de değdiğini göstermek içindi. Demir, kavimleri yendiğinin, altın vegümüş ise her iki Roma imparatorluğunda kazandığı mevkinin işareti idi. Gömme işigeceleyin ve gizlice oldu. Savaşta düşmandan alınan silâhlar, değişik taşlarla süslü altın işlemeli at koşum takımları ve krallığını gösteren değişik şeyler onunla birlikte mezarakondu. Bunlar onun sarayını süslüyorlardı. İnsana has aç gözlülüğü, bir büyük ve değerlihazineden uzak tutmak, kabrin yerini hiç kimsenin bilmemesi için mezarı kazanlar da
öldürüldü.

5000 köle Attilanın mezarı için Tizsa (Tisa okunmakta) nehrinin yatağını değiştiriyor. Ardından kuru nehir yatağında bir çukur açılıp tabut içine indiriliyor. Ardından baş şaman tarafından beyaz kutsal bir toz ile üzerleri kaplanan okçular köleleri öldürmeye başlıyorlar. Temizlik bitince okçulara 24 saat durmaksızın mezar artlarında kalacak şekilde at koşturmaları emrediliyor. Ardından bentte yıkılarak nehrin yatağında akmasına olanak veriliyor.

Bir Macar kaynak ise bazı olasılıklar üzerinde duruyor. Akademik uzmanlara göre Attila'nın mezarının bulunması mümkün değil. Ancak amatör yada profesyonel bazı araştırmacılar aksini iddaa ediyorlar.Fakat bunda da zaferi tek bir yerleşim yada yöre sahiplenemiyor. Macar ovasının güneyindeki Zsadany köyü bunlardan biri. Olası mezar alanları Pilis Dağlarının olduğu yerde mevcut. Araştırmacı Peter Noszlopi Nemeth' e göre üzerinde Kral Arpad'ın kalesinin bulunduğu yaklaşık 500 m.lik bir tepe daha önceden de Attilanın kalesi imiş.(Bu tepe de Dobogóko adlı bir yerleşimin yakınlarında)

Bir diğer yer Tápiószentmárton . Burada bazı kalıntılar 1993 yılında bulunmuş. Ören yeri bir dönemler Sovyetlerce askeri hava alanı olarak kullanılmış. Varşova paktı çökünce boşaltılan kamp ve yöresindeki araştırmalarda pek çok parça bulunmuş.[6]

Atilla'nın Liderlik Sırları
Akıllı bir komutan uyum sağlar, ödün vermez.

Asla hakem tayin etmeyin; bu üçüncü bir kişinin sizin kaderinizi belirlemesidir. Böyle bir seçim zayıfın yararına olur.

Baş olmayı istememelisiniz.

Başarılarınız, zaferleriniz ne kadar büyük olursa düşmanlarınız yolunuza o kadar büyük muhalefetle, acı ve cesaret kırıcı olaylarla çıkacaklardır.

Bunları bekleyin. Ama tutsağı olmayın.

Başarılı olma ihtirasınız olmalıdır. Bu tutku kendinizi hazırlamanıza ve milletimizin mükemmel olmasına yardımcı olacaktır.

Bilmediğimiz durumlarda, öfkeyle ileri atılmaktan kaçınmalıyız.

Bir hükümdar ya da komutan tüm pazarlık ve anlaşmalarda diplomatik inisiyatifi elinde tutmalıdır. Asla düşmanınızla teması koparmayın, daima atak olun. Bu onu daha düşük düzeyde tutacak ve siz üstün durumda olacaksınız.

Büyük komutanlar asla kendilerini fazla ciddiye almazlar.

Çabuk verilmiş kararlar her zaman iyi kararlar değildir. Aynı şekilde çok ağır verilen kararlar da en iyi kararlar olmayabilir.

Daha büyük bir sonuç pahasına, daha yakın ama daha az yararlı şeyler için pazarlığa oturmayın. Daha önemsiz konulara sapmak, hasmınızın kalbini yumuşatır.

Doğal davranmalı, mevkinizin size getirdiği sahte bir gurura kapılmamalısınız.

Düşmanınızın gelecekte size güvenmesini istiyorsanız, pazarlık sırasında verdiğiniz sözleri tutun.

En değerli amaçlara çok zor ulaşıldığını unutmayın. Zafer kolay kazanılıyorsa, kendi isteklerinizin değerli olup olmadığını sorgulamalısınız.

En değerli çabalarınızın arkadaşlarınız tarafından lanetleneceğini bilin.

Siz mükemmel oldukça en çok acıyı çekecek onlardır. Eğer hareket ve istekleriniz onları tehdit etmiyorsa, önemsiz biri olma yolundasınız demektir.

En iyi komutanlar en uygun zamanda soru sorma yeteneğini geliştirenlerdir.

Geçmişi uygulamaktan asla vazgeçmemeliyiz. Tüm düşmanlara ve engellere karşı mükemmel olabilmek için bir kez daha ve sonsuza dek plan yapmalıyız.

Görevinizdeki başarınızın çok çalışma hevesine bağlı olduğunu unutmamalısınız. Alın teri, daima ilhamdan önce gelir.

Hizmet verdiğiniz ve liderlik ettiğiniz kişiler için kimseye fark ettirmeden ve teşekkür beklemeden kişisel özveride bulunmalısınız.

Kaçınılmazı kabullenirken cesur olun. Engel olunmayacak ya da çok yüksek bedele elde edilecek şeyleri kabul edin. Bunu kabullenmeyebilirsiniz, ama asıl göreviniz milletimizin çıkarını korumaktır.

Karmaşık sorunları çözerken mutlaka sağduyunuzu kullanmalısınız.

Karşınızdakini kesinlikle küçümsemeyin.

Komutan arkadan gelirse, asla lider olamaz.

Komutan olmak kolay olsaydı, herkes olurdu.

Komutanların güçlü yönlerini görmek için onların zayıf yanlarına anlayış göstermeliyiz.

Mevkiinden özveride bulunmak yetki vermek değildir.

Milletim amaçları gösterdiği çabaya değmelidir.

Onun sırlarını bilmek sizi güçlü kılar ve asıl amaçlarınız konusunda onu aldatır.

Pazarlığa mümkün olduğunca küçük sorunlardan başlayın. Böylece, küçük işlerin halledilmesi sağlanacak, bu ayrıntıların boyutundan çıkıp anlaşmayı olanaksız hale getirmeleri önlenmiş olacaktır.

Pazarlığı asla şansa bırakmayın. Her görüşmeye düşmanların güçlü ve zayıf yanlarını bilerek girin.

Pazarlığı gizli yapın. Ancak ilkeler herkes tarafından, öğrenilebilir.

Sonuca nasıl varıldığı ise bilinmemelidir.

Pazarlıklarda zaman sizin dostunuzdur. Öfkeyi yatıştırır ve daha mantıklı bir bakış açısı sağlar. O yüzden sakın acele etmeyin.

Sorunlar ve muhalefet karşısında bile ısrarlı olmalısınız.

Tüm Hunlar kör olsaydı, tek gözlü Hun hükümdar olurdu.

Unutmayın ilkelerde anlaşmak, uygulamada anlaşmak anlamına gelmez. Ama o anlık durumu kurtarır.

Ülkemizi yönlendirmek için, tüm komutanlarımız deneyim yoluyla yetenek haline gelecek suni tehlikelere sahip olmalıdır. Bunlar: Cesaret, arzu, duygusal güç, fiziksel güç, sevgi, kararlılık, tahmin, zamanlama, rekabetçilik, özgüven, sorumluluk, inanırlılık, ısrarcılık, güvenilirlik, koruyuculuktur.

Yazılı raporlar, ancak hükümdar tarafından okunursa bir işe yarar, bir amaca hizmet eder.

Yenilgiden ders alın. Aşamadığınız engeller karşısında liderlik gücünüzü artıramazsanız, hem siz, hem de astlarınız çaresiz kurbanlar olursunuz.

Yüksek Roma duvarlarının, atlarımızın nal sesleriyle yıkılmasını bekleyemeyiz.

Yüzeysel amaçlar, yüzeysel sonuçlar doğurur.

Zafer için elinizdeki en son kaynağı kullanmanızın gerekeceği günler için duygusal enerjinin bir kısmını saklayın. Geri çekilip, toparlanma döneminde asla tüm enerjinizi ve çabanızı harcamayın.

Zaferin temelinde, ne zaman ve nerede sorularının yanıtı yatar.

Zamanın çok iyi bilincinde olun. Uygun anda düşmanınız için çekici olan pazarlıklarla harekete geçin yoksa önerilerinizi reddeder.

Zor günlerde, ulus her zaman en acımasız komutanının önderlik etmesini ister.[5]

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Hun Hükümdarı Attila (Atilla, Attila)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Atilla Destanı
» Attila Ilhan'ın hayatı

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Bilgi Köşesi :: Tarih-
Buraya geçin: