Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Bilge Kağan

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
soner




Mesaj Sayısı : 3323
Kayıt tarihi : 31/05/10

Bilge Kağan Empty
MesajKonu: Bilge Kağan   Bilge Kağan Icon_minitimePerş. Tem. 22, 2010 1:08 pm

Bilge Kağan
Bilge Kağan (Çince: pinyin: píqié kěhàn), Göktürkleri elli yıllık Çin esaretinden kurtararak ikinci defa Gök-Türk Hakanlığını kuran İlteriş (İl'i, devleti toplayıp tanzim eden) ünvanı ile anılan Kutluk Kağan'ın büyük oğlu.[1] İkinci Göktürk'ün kağanıdır.[2] Asıl adının Mogilhan veya Mergen olması muhtemeldir.[3] 683 / 684 yıllarında doğdu.[1] Babası, Göktürk Devleti'ni yeniden kuran İlteriş Kutlug Kağan; annesi, İlbilge Hatun'dur.[2]

Babası Kutluk Kağan öldüğü zaman, kardeşi Kül Tegin'le birlikte, küçük yaşta olmaları sebebiyle, amcaları Kapağan Kağanın ve millet emektarı, büyük müşavir Vezir Bilge Tonyukuk'un himayesinde büyüdü. O zaman Bilge Kağan 8, Kül Tegin Han 7 yaşındaydılar.[1]

Amcası Kapağan Kağan tarafından 14 yaşında “şad” tayin edilerek devlet hizmetine girdi. Vezir Tonyukuk kumandasında Göktürk Hakanlığının İnal ile birlikte sevk ettikleri batı orduları grubunda yer aldı. İnal Kağanla birlikte Altayları aşarak Bolçu'da On-ok ordusunu mağlup etti ve Seyhun (Sir derya= İnci Nehri) kıyılarına ulaştı. Tonyukuk'un başkumandanlığını yaptığı bu ordunun başında Maveraünnehir'e kadar dayanan Bilge Kağan, Kızıl Kum Çölüne girerek güney istikametini aldı. Göktürk Abidelerinde tezik şeklinde zikredildiği gibi, ilk defa olarak batıda Müslüman Araplarla karşılaşıldı (701). 709 yılında Kırgızlar'ın komşusu olan ve Yukarı Kem-İrtiş arasında bulunan Çikler ile Isıg Gölünün batısında yaşayan Azları, Hakanlığa bağladı. 710 yılında kardeşi Kül Teginle birlikte zaman zaman başkaldıran Kırgızları mağlup etti. 714'te Çin'in yığınak merkezi olan Beşbalık'ın kuşatılmasına, İnal Kağan, Tung-lu Tekin ve eniştesi ile birlikte katıldı.[2]

Kapgan Kağan'ın aşırı sert tutumu Çin'in tahrikleri de eklenince İkinci Göktürk ülkesinde birbiri ardına boy isyanları baş gösterdi. Özellikle 711 yılından sonra Türgiş, Karluk, Dokuzoğuzlar ve Oğuz isyanları devleti yok olma noktasına getirmişti Bir isyan bastırılırken bir başkası baş gösteriyordu. Nihayet bu isyanların birinde Kapgan Kağan Bayır Kulan'ı ağır bir yenilgiye uğrattı. Fakat geri dönerken tedbirsiz davrandı. Yanına az asker almıştı. Yenilgiden arta kalan Bayırkulan'ların saldırısı sonucunda Söğüt ormanında hayatını kaybetti. Bayırkulan'ın yanında bulunan Çinli casus Ho Ling –chünan, Kapgan'ın kesik başını Çin'e götürdü.[3]

22 Temmuz 716 tarihinde Çinlilerle münasebet kuran Bayırkular'ın amcaları Kapağan Kağanı pusuya düşürerek öldürmeleri üzerine karışıklığa sürüklenmiş olan devletin yükünü, Kapağan Kağan'ın oğullarını ve taraftarlarını bertaraf ederek, kardeşi Kül Tegin'le birlikte yüklendi [1] ve 32 yaşında 716 yılında Göktürk Devleti'nin başına geçti. Devletin yönetimini ele alan Bilge Kağan'ın ilk işi iyi bir yönetim oluşturmak oldu. Bunun için, ordunun başına 31 yaşındaki kardeşi Kül Tigin'i, vezirliğe de Tonyukuk'u getirdi.[2]

Kül Tegin'le birlikte seferler yaptı. Memlekette karışıklıklar çıkaran Dokuz Tatarlar ve Oğuzlar üzerine yürüyerek bozguna uğrattı. Kül Tegin'in aşırı derece ısrarı üzerine 716 yılında hükümdar oldu. Gök-Türk orduları başkumandanlığını yüklendi. O zamana kadar bu vazifede bulunan baba yadigarı Bilge Kağanın kayın babası vezir Tonyukuk da devlet müşaviri olarak kaldı. İçte ve dışta yaptığı mücadelelerde büyük başarılar kazandı. Yurtsuz milleti yurtlu, fakir halkı zengin ettiği gibi, devleti ve milleti için canla başla çalıştı. 717 yılında Uygur İl-teber'i Kargan Savaşında yendi. Bir yıl sonra da isyana teşebbüs eden Karluklarla savaştı ve galip geldi.[1]

Türgişler, 717'de Su-Lo önderliğinde bağımsızlıklarını ilan ettiler. Bilge'ye tabi Uruğ'lardan bazıları da onlara katıldılar ancak Tonyukuk'un müdahalesi sayesinde Bilge Kağan, duruma hâkim olabildi.On Türgiş başkenti Kuz-Uluş Balasagun'la taşıdı ve uzun bir süre Maveraünnehir'den doğuya ilerlemeye çalışan Arap kuvvetlerini engellediler.

Bilge Kağan tahta çıktığı zaman Göktürk ilindeki düzen epey bozuktu.Bilge, Kağan olunca devleti tekrar güçlü duruma getirmiş ve töreleri yeniden uygulamaya başlamıştır. Devlete hâkim olduğu andan itibaren mücadeleye devam eden Bilge Selenga Irmağı boyunca ilerlemiş. Karagan Geçidinde Uygurları ağır bir bozguna uğratmıştır. Uygur İlteber'i doğuya kaçtı. Uygurlara ait at sürüleri Göktürklerin eline geçti. Bilge bu şekilde halkı doyurdu.[3]

Göktürk Devleti'nin birliğini sağlamlaştıran Bilge Kağan, Tonyukuk'un öğütlerini dinleyerek Çin ile iyi ilişkiler içine girdi. Çin sınırındaki alışveriş yerlerinin düzenli işlemesini sağladı. Göktürkler, bu yolla Çin'den sağladıkları ipeğin Asya'da ticaretini yaparak önemli gelir elde ediyorlardı. Göktürkler, zaman zaman Oğuzlar'la savaşmalarına karşın, Bilge Kağan döneminde oldukça rahat bir yaşam sürdüler. Ülkesinde yetişen ürünlerin halkının yaşamasına yetmediğini bilen Bilge Kağan ticarete önem veriyordu. Birçok savaş bu ticaretin engellenmesi yüzünden çıkmıştı.[4]

Bilge Kağan, Çinlilerle iyi münasebet kurmak istiyordu. Bu Tonyukuk'un da arzu ettiği bir durumdu. Fakat Çinliler, Türk birliğini bozmak için Beşbalık'taki Basmillar ile anlaşmışlardı. Bütün bunlar, Çinlileri çok iyi tanıyan ve vaktiyle Kutluk (İlteriş) Kağanla birlikte istiklal mücadelesi veren Vezir Tonyukuk tarafından gayet iyi biliniyordu. Onun planı sayesinde Basmillar Beşbalık'ta kuşatılarak mağlup edildi. Entrikalarının boşa çıktığını gören Çin de baskı altına alındı. Çin ordusu Kan-su'da bozguna uğratıldı (Eylül 720). Daha sonra çeşitli seferler düzenlendi. Kitanlar ve Tatabılar saf dışı bırakıldı (722-723).[1]

Beş-balık zapt edildikten sonra Liang-çu, Kan-çu, Yuan-çu bölgeleri 10 sefer yapılarak ele geçirildi. Hakanlık eski zindelik ve itibarını kazanmıştı. Bütün doğu ve Tarbagatay'a kadar batı, hakanlık idaresinde idi. Hatta Bilge 717 karışıklığında Ötüken ile alakasını kesip kendi başına bir devlet durumuna girmiş olan Turgiş hakanlığını bile kendisine tabi saymakta idi. Bu başarılar üç Gök-Türk büyüğünün: Tonyukuk, Bilge, Kül Tegin'in azim ve gayreti ile elde edilmişti. Çin de şüphesiz durumun farkında idi. İmparator Hüang-sung'un başkanlığında yapılan bir toplantıda şöyle konuşuluyordu: "...Gök-Türklerin ne zaman, ne yapacakları bilinmez. Kağan Bilge iyidir, milletini sever, Türkler de ondan memnundurlar... Kül Tegin harp sanatının ustasıdır, ona karşı koyacak kuvvet güç bulunur... Tonyukuk ise otoriter ve bilgedir, niyetleri, kurnazlığı çoktur. İşte bu üç "barbar" aynı anlayışta olarak bir aradadırlar..." [5]

Bütün bu hadiselerden sonra Çin, iyi geçinme noktasına geldi.[1] İmparator, Bilge Kağan'ın taleplerinden olan Çinli bir prenses ile evlenme işini görüşmek üzere Ötüken'e elçi gönderdi.[5] 725 yılında Çin İmparatoru tarafından gönderilen elçiyi Bilge Kağan, Kül Tegin ile Tonyukuk'un hazır bulunduğu bir mecliste kabul etti.[1] Daha sonra kendisi elçisi, nazırlarından Mei-lu-ç'o (Buyrukçur)'u Çin başkentine gönderdi. Çin sarayında itina ile ağırlanan bu elçinin temasları neticesi So-fank (Ling-çu'da) şehrinin, Gök-Türklerin serbestçe ticaret yapabilecekleri ortak Pazar yeri olmasına karar verildi.[5]

Bilge Kağan kesin tarihini bilmediğimiz bir sefer düzenlemiştir. Bu seferi doğuya doğru Kök Öng ırmağı boyuna yapmıştır. Kök Öng ırmağını yatağı zor şartlarla geçilmiş Keçen'e kadar ilerlemiş. Yazıtlardaki silinmeler dolayısıyla seferin tam mahiyeti anlaşılamamaktadır.[3]

Bilge Kağan, 725 yılında kayınbabası Tonyukuk'u 731 yılında da 47 yaşında olan kardeşi prens Kül Tegin'i kaybetti. Bu iki Türk büyüğünün ölümü hakanlıkta büyük boşluklar meydana getirdiği gibi, millet de, başta Bilge Han olmak üzere büyük üzüntü içine düştü. Orhun Kitabeleri'nde bu husus: “Küçük kardeşim Kül Tegin öldü, görür gözüm görmez oldu, bilir bilgim bilmez oldu, zamanın takdiri Tanrı'nındır. Kişi-oğlu ölmek için yaratılmıştır, kendimi bıraktım, gözden yaş akıtarak, gönülden feryat ederek yanıp yakıldım.” şeklinde Bilge Kağan'ın ağzından, kendi inançlarına göre, bir nevi tevekkül içinde anlatılmaktadır.

Bu iki büyük millet ve devlet emektarının hatırasına Bilge Kağan zamanında bengü taşlar (kalıcı eserler) dikilmiş, hizmetleri ve düşünceleri kendi ağızlarından verilmiştir.[1]

2. Göktürk Devleti'nin kuruluşunu hazırlayan istiklal mücadelesi, Bilge Kağan'ın babası İlteriş (Kutluğ) tarafından başlatılmıştır. Fakat devletin tam olarak teşkilatlanması ve asıl rayına oturuşu, Bilge Kağan zamanındadır.[7]

Bilge Kağan döneminde Göktürk Devleti'nin sınırları Çin'in Şan-Tung ovasından, İç Asya'da Karaşar bölgesine, kuzeyde Bayırku sahasından Ani Irmağı havalisi ve Batı Demir Kapı'ya (Ceyhun Irmağı'nın yakınında Semerkand-Belh yolu üzerinde) kadar ulaştı.

734 yılının yazında K'i-tan ve Tatabılara karşı Töngez Dağında kazanılan savaş, Bilge Kağanın en son zaferi oldu. Bütün ömrünü milletinin birliği ve büyüklüğü için geçirmiş olan Bilge Kağan'ın 19'u “şad” 19'u da “kağan” olmak üzere 38 senelik bir hizmeti vardır. Son zamanlarında Çinli bir prenses ile evlenme arzusu Çin imparatoru tarafından kabul edilmişse de, Çinlilerce aldatılan Buyruk-çor (Buyrak Cor, Buyrukçur) tarafından zehirlendi.[1] Yatağında hasta yatarken, kendisini zehirleten bakan ve yardımcısını öldürttü.[2] 25 Kasım 734 tarihinde, milleti büyük bir yas içinde bırakarak 50 yaşında hayata gözlerini yumdu.[1] Cenazesi, 22 Haziran 735 tarihinde ("domuz" yılının 5. ayının 272'si) büyük bir törenle defnedildi.[2] Adına oğlu tarafından ****** Gölünün güneyinde, Orhun Nehri Vadisinde, Koşo Tsaydam Gölü civarında Bilge Kağan Abidesi diktirilmiştir. Abideyi yeğeni Yollug Tigin kaleme almış ve 34 günde tamamlatmıştır.[1]

Bilge Kağan'ın ölümü, Kül Tegin'in acısını henüz unutmayan Türk halkını yasa boğdu. Çin imparatoru da ülkesinde matem ilan ederek, taziyetlerini bildirdi. Bilge için bir anıt-kabir inşasına ve bir kitabe dikilmesi hazırlığına başlandı. Metni yine Yollıg Tegin kaleme almış ve bir ay 4 günde taşa kazımıştı (735). Çin imparatorunun arzusu üzerine buraya da Çince bir kitabe ilave edildi.

Bilge'nin ölümü üzerine Gök Türk devletinde çöküş belirtileri kendini gösterdi. Babasının yerine tahta çıkan Türk Bilge Kağan (Çin kaynaklarında, İ-jan)'dan sonra küçük kardeşi Tengri Han (Çincesi, Teng-li) geçti. 740 yılında Gök Türk tahtında yine “Tengri Han” diye anılan bir kağan vardı ve bu, Bilge'nin oğlu idi (Bilge'den sonraki kağanlar meselesi, biraz karışıktır). Hakan çocuk denecek yaşta olduğu için idare annesi (Tonyukuk'un kızı) P'o-fu'nun elinde idi.

Hatun devlete hakim olamadı, hanedan üyeleri birbirine düştü ve huzursuzluk bütün yurda yayıldı. Durumdan faydalanan Basmıllar, Karluklar ve Uygurlar birleştiler ve vaziyete hakim olur olmaz, Aşına ailesinden gelen Basmıl başbuğunu “kağan” ilan ettiler (742) ve Gök Türk Hakanı Ozmış (Vu-su-mi-şi) sonra da onun küçük kardeşi, son Gök Türk hakanı Po-mei'yi öldürdüler. Bu arada müttefiklerin araları açıldı. Basmıl Başbuğu (Kağan) ortadan kaldırıldı ve Uygur başbuğu Kağan ilan edildi. Kutlu Kül Bilge Han (745). Ötüken'de Uygur Türk Devleti devri başlıyordu. Bununla beraber, Gök Türk çağının bazı aileleri, hatta Tonyukuk soyundan gelenler, Uygur devletinde ve sonraki Moğollar devrinde bile ehemmiyetlerini muhafaza etmiş görünmektedirler...

“Ey Türk milleti, üstte gök yıkılmaz, altta yer delinmezse, devletini, töreni kim bozabilir” (Kitabeler) diyen Bilge, oğlu tarafından diktirilen kitabede şunları söylemektedir: “... Üstte Tanrı, aşağıda yer buyurduğu için milletimi, gözünün görmediği, kulağının duymadığı ileri gün doğusuna, geri gün batısına, beri gün ortasına, yukarı gece ortasına kadar götürdüm. Altının sarısını, gümüşün beyazını, ipeğin halisini, atın ayrığını, kakım'ın siyahını, sincab'ın gökünü milletime, Türklerime kazandırdım” [6]

Milletlerin tarihinde zaman zaman çeşitli etkenler altında milli şuurun körelmeğe yüz tutarak şuur altına geçtiği veya felce uğrama tehlikesiyle karşılaştığı durgunluk devreleri göze çarpar. Bir toplumun böyle bir duruma düşmüş veya düşürülmüş olması, o toplumun her türlü gerileme ve çöküşe doğru yol alabileceğinin belirgin işaretidir. İşte böyle dönemlerde, bu şuuru canlı tutma gücü bakımından, millete önderlik etme vazifesini yüklenmiş olan şahsiyetlere büyük görevler düşer. Bu konuda İlteriş de Bilge Kağan da gereken başarıyı gösterebilmişlerdir. Bunun ilk belirtisi, Çin boyunduruğu altındaki, yazıtlarda kara kamag diye adlandırılan Türk halkının, isyan duyguları altında söylediğini yukarıya aktarmış olduğumuz sözlerdeki uyanışta ve bunun İlteriş Kağan tarafından çok iyi değerlendirilebilmiş olmasında
görülüyor.[7]

Bilge Kağan'ın en büyük hayali milletini yerleşik hayata geçirip onları şehirlerde oturtmak idi.[2] Çin'de olduğu gibi, Türk ülkesinde de şehirleri surlarla çevirtmek, hisarlar yaptırmak istiyordu.[6] Ama buna vezir Tonyukuk karşı çıkarak: "Türkler, Çinlilerin yüzde biri kadar bile değildiler. Su ve otlak peşindedirler. Avcılık yaparlar. Belli bir yerleri yoktur ve savaşçıdırlar. Kendilerini güçlü görünce, orduları yürütürler. Güçsüz bulunca kaçarlar ve gizlenirler. Çinlilerin sayı üstünlüklerini böylece etkisiz kılarlar. Türkleri surlarla çevrili bir kentte toplarsanız ve bir kez Çin'e yenilirseniz, onların tutsağı olursunuz" dedi.[2]

Amcası Kapgan Kağan zamanında 19 yıl "şad" yani "Ordu komutanı" ve idareci olarak devlete büyük yararlılıklarda bulunan Bilge Kağan, büyük bir devlet adamıydı. Bilgelikle ün kazanmış olan bu Türk devlet adamı bütün çalışmalarını Türk milletinin birlik ve refahına vermiş, dış politikada saygı toplayan bir siyaset takip etmiştir.[8]

Bilge Kağan, bir dönem de Türkler arasında Budizm'i yaymak [2] ve Taoist tapınaklar inşa ettirmek [6] hevesine kapıldı. Tapınaklar yaparak Türkleri Budist yapmak arzusunu taşıdı. Vezir Tonyukuk, bu düşünceye de karşı çıkarak, Budizm'in insandaki hükmetme ve iktidar duygusunu zaafa uğrattığını, kuvvet ve savaşçılık yolunun bu olmadığını, eğer Türk milletinin yaşaması isteniyorsa bu din ve tapınakların ülkeye sokulmaması gerektiğini söyledi; [2]

“Her ikisi de insandaki hükmetme ve iktidar duygusunu zaafa uğratır. Kuvvet ve savaşçılık yolu bu değildir. Bize uygun düşmez. Türk milletini yaşatmak istiyorsak, ne bu çeşit talimlere, ne de bu türlü tapınaklara ülkemizde yer vermemeliyiz”.[6]

Bilge Kağan, çok itibar ettiği Veziri Tonyukuk'un tavsiyelerine uyarak, aklından geçen bu planları yapmadı.[2]

İlteriş ve Bilge Kağan, o zamanki din anlayışından kaynaklanan otorite ve hakimiyet anlayışı dolayısıyla, milleti yönlendirme gücünü Tanrı'dan aldıklarını ifade etmektedirler. Bu devlet anlayışına göre onlara ili yani ülkeyi veren Tanrıdır. Tanrı milletin koruyucusu ve güç kaynağıdır. Bu bakımdan yazıtlarda sık sık "küç birigme Tengri " (Güç veren Tanrı) "Tengri yarlığaduğın üçün", "Tengri küç birdükin üçün" gibi ifadelere rastlanır. Ancak, millet, yine devletin asıl sahibi ve kurucusudur. Çin boyunduruğundan kurtulma mücadelesindeki şuurlarıma devresinde "ne ğaganğa işig küçüg birürmen?" sözleri de bu anlayışla açıklanabilir.[7]

Kitabelerde görüleceği üzere, Bilge Kağan milletine bağlı, dindar bir hükümdardır. Böyle olmasına rağmen yeni bir dinin arayışı içinde olduğunu söylemek mümkündür. Çünkü onun yerleşik hayata geçmek isteği ve kuracağı şehirlerde Budist mabetlerine yer verme teklifi kayın babası Tonyukuk tarafından reddedilmiştir. Şayet sağlıklarında İslamiyet ülkelerine ulaşabilseydi, Türklüğün eski yurdunda alperenlerin, gazilerin daha erken görüleceği büyük ihtimal dahilindeydi. Tonyukuk'un Bilge Kağanı bu iki düşüncesinden men edişi, Çin'e karşı kendilerini müdafaa şuuru iledir. Fakat bu fikir, netice olarak sonraları Türk dünyasının İslamiyet'e geçmesine zemin hazırlamıştır.[1]

Bilge Kağan'ın Öğütleri
Bilge Kağan, altıncı yüzyılın başlarında, yedinci yüz yılın ortalarında, Mancur'ya dan İran'a kadar uzanan geniş bölgede, Asya'nın hakimi olmuş, Orhun Abideleri denilen “Ebedi taşa” da ”Türk Milletinin, Türk devletinin adı, sanı yok olmasın” yazdırmıştır.

“Ey Türk Oğuz Beyleri! Bu sözümü iyi işitin! Üstten gök çökmedikçe, alttan yer delinmedikçe biliniz ki, Türk milleti, Türk yurdu, Türk devleti, Türk töresi bozulmaz. Ey ölümsüz Türk milleti! Kendine dön! Milletin adı sanı yok olmasın diye, Türk milleti için, gece gündüz uyumadım, gündüzleri oturmadım. Kardeşim Kül Tigin ile ölesiye çalıştım. Birleşen milleti dağıtmadım. Türk Kağan Ötükende oturursa, Türk yurdunda sıkıntı olmaz. Ben Ötükende oturarak tek başına yurdu idare ettim. Çinlilerin değerli hediyelerine kapılmadım. Buna kapılan ne kadar Türk'ün öldüğünü, Çin boyunduruğuna girdiğini unutmadım. Tanrı yardım etti, Türk kağanı oldum. Dağılmış milletimi topladım. Fakir milletimi zengin ettim. Azalmış milletimi çoğalttım. Atalarıma layık bir evlat olmağa çalıştım. Ecdadımız törelerine öyle bağlı idi ki, bununla milleti mutlu ettiler. Onlar bilge kağandılar. Sonradan bilgisiz, beceriksiz kağanlar, Çinlilerin hilesine kandılar. Türk milleti, zengin ülkelerini kaybettiler. Türk kağanların cihanı tutan haşmeti maziye karıştı. Bu yüzden Türk yöneticileri köle, Türk kızları da cariye oldu. Türk adı yerine Çince isim kullandılar. Bu utanç vericidir. Yüce Tanrı, Türk'ün bu haline acıdı, babam İlter Kağanı Türklere Kağan yaptı. Babamın Türk ordusu kurt, Türk düşmanları koyun oldu. Kurt önünden kaçan koyunlar dağılıp gittiler.

Babam, Doğudan Batıya at koşturdu. Türkleri birleştirdi, Türk devletini ihya etti. Ben zengin ve parlak bir millete Han olmadım. Kardeşim ve yeğenlerimle birlikte yemin ettik, Türk milletinin, Türk devletinin adı, sanı yok olmasın diye gündüz oturmadım, gece uyumadım, çalıştım.” [9]

Bilge Khan (English)
BilgeKhan was born in 683. His father is Ýlteriþ Kutlug Khan who re-founded Gokturk State,and his mother is Ibilge Hatun. He lost his father when he was 8 and was brought up by hisuncle Kapagan Khan, who was the khan of Gokturk state for 24 years.

Bilge Khan, overthrowing the son of his uncle, Ýnal,who replaced his uncle after his death, and ascended the throne when he was 32 years old.First thing Bilge did was to construct a good government. So, he gave command of the armyto his brother Kül Tegin, and appointed Tonyukuk as the vizier.

The greatest dream ofBilge Khan was to turn Turkish nation into one settled down in cities. However, vizierTonyukuk objected to this and said “Turks are not even one percent of the Chinese. Theyseek water and pasture. They hunt. They do not have a certain place and they are warriors.They march armies when they consider they are strong. They escape or hide when they seethemselves weak. So, they are able to turn numerical superiority of Chinese ineffective.If you gather Turks in a city surrounded with ramparts and if you are defeated once ortwice, you will be their captives.

Bilge Khan once had a desire of spreading Buddhismamong Turks. He wanted to convert Turks into Buddhism by constructing temples. VizierTonyukuk opposed this idea too, and said Buddhism weakened the ruling and governingemotions of people, that this was not the path of power and war, and that if he wantedTurkish nation to survive, no such religion or temples should be put into this country.

Bilge Khan kept hisVizier Tonyukuk's advice, which he credited much, and did not fuğil his plans. In BilgeKhan period, the borders of Gokturk State extended from the Þan-Tung plain to Karaþarregion of Inner Asia, from Bayýrku field in the north to the environs of Ani river and toDemir Kapý in the West (On the way of Semerkant-Belh near Ceyhun River).

Bilge Khan, who firstlost his vizier Tonyukuk, and then his brother Kul Tegin was poisoned by his ministerBuyrak Cor, who cooperated collaborated with Chinese. Bilge Khan, executed the ministerand his assistant who poisoned him, and died on 25 November 734.

The corpse of BilgeKhan was buried with a big ceremony on 22 June 735.[10]

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Bilge Kağan
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Bilge Kağan Yazıtı (Gültekin Yazıtı)
» Bilge Tonyukuk

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Bilgi Köşesi :: Tarih-
Buraya geçin: