Postaci
Insanin, dünyanin, yurdun haberini,
agacin, kusun, kurdun haberini,
seher vakitlerinde yahut gecenin ortasinda
tasidim insanlara yüregimin çantasinda,
sairlik ettim bir çesit postacilik yani.
Çocukken postaci olmak isterdim,
sairlik filân yoluyla degil ama
basbaya, sahici postaci.
Renkli kalemlerle çizilirdi bin türlü resim
hep ayni postacinin, Nâzimin resmi.
Jül Vernin romanlariyla cografya kitaplarina.
Iste, köpeklerin çektigi kizagi sürüyorum buzun üzerinde,
Isildiyor kuzey safagi konserve kutulariyla posta paketlerinde.
Bering bogazini geçiyorum.
Yahut iste bozkirda gölgesinde agir bulutlarin
asker mektubu dagitip ayran içiyorum.
Yahut da büyük sehrin ugultulu asfaltindayim,
çantamda yazilari yalniz müjdelerin yalniz umutlarin.
Yahut çölde, yildizlarin altindayim.
Bir küçük kiz atesler içinde hasta.
Kapi çaliniyor gece yarisi: -posta!
Küçük kizin gözleri açildi mavi mavi.
Babasi yarin aksam dönüyor hapislikten.
O karda kiyamette bendim bulan o evi,
komsu kiza bendim telegrafi getiren.
Çocukken postaci olmak isterdim.
Oysaki, Türkiyemde postacilik zor sanattir.
Telegraflarda envai türlü aci
mektuplarda satir satir keder tasir
o güzelim memlekette postaci.
Çocukken postaci olmak isterdim.
Muradima, Macaristan'da erdim, ellisinde.
Çantamda bahar,
Çantamda Tuna'nin piriltisiyla kus civiltisiyla,
taze çimen kokusuyla dolu mektuplar.
Moskova'ya Budapeste'den,
çocuklarin çocuklara mektuplari.
Çantamda cennet...
Bir zarfin üzeri:
'Memet,
Nâzim Hikmet'in oglu, Türkiye'diye yazili
Moskova'da mektuplari birer birer
kendim dagitirim adreslerine.
Yalniz Memedin mektubunu götüremem yerine.
hattâ yolliyamam.
Nâzim'in oglu,
haramiler kesmis yolu,
mektubunu vermezler.
Nazim Hikmet