Olmayacak Seyler!
En olmayacak yerlerde karsilastik seninle...
Olmayacak engeller çikti, gecikti tanismamiz...
Düsünürdüm karli daglarin koynunda sonsuz mavilikleri.
Ismin çocuklugumun celladi idi, isigim bilemezsin...
Ah! Akvaryum baligim benim; azgin ve tuzlu dalgalarda aci çeken.
Deliler gibi yanarim geçen zamana ah! Utangaç yagmurlarda.
Denizin özlemi ile çirpinan olta baligi yalnizligim.
Olmazliklari düsünme, deli tayim benim.
Zeytuni kisragim, akça alinlim, disi kaplanim.
En olmayacak saatte aramalisin, mutlaka, gizlice...
Bak biz, ikimiz, ikiden fazla ederiz iyi bil!
Tenimiz ayni kumastan biçilmis, bir mayadan hamurumuz.
Çeker ask denilen girdap bizi derinlere görüsmesek de
Mesafeler erir alevimizden ayrilamayiz.
Ara beni, güçlenmek için... Gizlenelim bütün kötülüklerden.
Ay isiginda parslar gibi derin yaralarini yalayan...
Susalim, sokulalim, cesaretimizi gömüp gecelerin koynuna...
Günahlarimizin mahmurlugu basimizda, savki gözlerimizde.
Tutacak olan bir gün ecel olsa da yakamizdan
Deli taylar gibi kosalim daha uzaga arzumuzdan.
Soydukça saflik tülünü gökkusagi sevdamizdan...
Yalniz geçse de ömrüm, yapayalniz olmam geçti gülüm.
Nefes aldigini düsledikçe gök kubbenin altinda.
Çaliverdim o ölümsüz, içten gülüslü anini birden,
Pespembe bir alevdi tenime, tanima armagani...
Yapayalniz olman geçti senin de simsicak ceylanim.
Olmayacak seyler bekler bizi en olmayacak!
Isyankar bir dik açi olusturdukça cesur, onurlu alnimiz.
Böyle gümbür gümbür vurdukça atesten yüreklerimiz.
En olmayacak seyler pusudadir simdi.
Mayin tarlasi gibidir geçecek dakikalar.
Olmayacak yerler, arzular, görmek için bizi sabirsizlikla.
En olmayacak armagandir güzellige zeka, siire yürek katman.
Ah! Olmayacak seyler hatirlatman, hatirlatman...
Orhan Seyfi Sirin