Gölgelere Dair
Sularin karardigi bir çagda birtakim günah yüklü
gemiler harekete hazirdi / iyice biliyorum
gölgeler vardi / kalin tasmalari vardi gölgelerin /
ürkek sesler sulari yariyordu / bakiyorsunuz
kuslar bayagi gülüyordu / karanlik gölgeleri
ürkütüyordu / onlar bagli olmayi hos
görüyorlardi / korkarken ölümü düsünüyorlardi
muhakkak.
Kafalari kalindi belliydi
Gözleri kalindi belliydi
Kulaklari kalindi belliydi
Aslinda kafalarinin kalin olmasi / gözlerinin kalin olmasi
önemliydi onlar için / incelik dedin mi kötülük
geliyordu akillarina.
Onlar bir gemiye bindiler
-- ben ona günah yüklü gemi dedim
Onlar oturup tasmalarindan ötürü gönendiler
-- ben onlara gölge dedim
Halbuki bana bakip yadsiyorlardi / benim onlari
tasmalarindan ötürü küçük gördügüm belliydi /
benim onlari basinda ve sonunda sevdigim
belliydi / ama anlasamadigimiz muhakkakti.
Iste ben bu noktada durdum
Denize baktim iyi dedim
Korkulu daglara baktim iyi dedim
Dogrusu hep dogaya bakip iyi diyordum.
Ama gölgeler giysilerle ilgileniyorlardi / utaniyordum
Hep araçlardan söz ediyorlardi / ben utaniyordum
Sonra bir çag geldi / baktim kafamda karincalar vardi /
sonra yapilardan yollardan bikmistim / issiz
sokaklar beni ürkütüyordu / kötü meydanlarda
boguluyordum / sulari borulara almalarina
kiziyordum / hele hele hep dügmelere basip
yasamalarina çok çok içerlemistim / sonra
kalkip afrikaya gittim / ohh afrikaya.
Erdem Bayazit