Bu Yusuf'un Zindandan Seslenisidir
Egilin önümde çagdas günesler!
Kenanli yildizlar varin secdeye!
Issiz çöllerde, derin kör kuyularda
Ben görürüm camgöbegi düsleri
Ve ben yorarim sirma safaklarda,
Bulanik, korkulu düslerinizi...
Tebessümlerimi yollarim vakur kervanlarla
Küfür karanligi gecelerinize,
Sonra düsüncelerinizi yesertirim...
Ince belli üç attir Tih sahrasinda;
Güzelligim, sabrim ve yalnizligim.
Çilginca yarisirlar kader güzergahimda;
Nallari deger kader çizgilerinize...
Bilemiyorum, bensiz nasil olursunuz?
Cibril nefesli rüzgarlarda perdelenir gözleriniz,
Körpe bir ceylan gibi kaçip gider güzellik,
Ates yagar avuçlariniza bir yerden,
Nil söndüremez içinizdeki yanginlari,
Agulu bir yilan ölüsü gibi yatar durur öyle
Mu’cizelere gebe Kizil Deniz...
Dinleyin hele dinleyin çagdas kadinlar!
Gamzesiz, zülüfsüz, yorgun kadinlar!
Mor mor halkalarda tutsak kadinlar!
Birer biçak vermedi mi ellerinize Züleyha?
Çizdirmedi mi güzelligi avuçlariniza?
Züleyha dedim ya biraz durmalisiniz;
Lacivert çöl gecelerinden bir parçadir o,
Gözbebeklerinde dinlenir bereketli Nil...
Nasil anlatsam size Züleyhayi;
Gözleri bir vaha gibi yesil...
Ve gidin!
Nereye giderseniz gidin!
Kuyular her yerde derin!
Ister Kenan illerinde, ister Misir’da,
Zindanlar karanlik, mahzenler serin...
Hapsederim gençligimi damarlarima,
Kaç kere yasanmis bir cenge girerim;
Unuturum sizi çagdas kadinlar!
Sarilirim simsiki soguk demirlere,
Kitliktan, bereketten haber veririm...
Ben yorarim düslerinizi böyle bilin!
“Ümmü’l Kitab” üstüne yemin ederim;
Bir gün beni çagiracaksiniz.
Yediye ve katlarina yemin olsun ki;
Bana muhtacsiniz!
Bana muhtacsiniz!
Bana muhtacsiniz!
Dilaver Cebeci